Deprecated: wp_make_content_images_responsive 5.5.0 sürümünden berikullanılmayacak! Yerine wp_filter_content_tags() kullanın. in /home/wlfxnwab/public_html/wp-includes/functions.php on line 5211

Avukatlık ve Kurumlaşma

Geçtiğimiz günlerde, ilk baskısı Aralık 2017’de Doğan Kitap’tan yapılan “Karanlığın Son Günleri” adlı romanı okudum. 432 sayfalık kitabın yazarı Graham Moore. Kitabın edebi değeri üzerine bir şeyler yazmak ya da incelemesini yapmak niyetinde değilim. Ancak kısaca hikayeden bahsetmeden de geçmeyeceğim.

1888 yılının ABD’sinde, baş döndürücü icatların yapıldığı bir dönemde, devrin en parlak simalarının; Thomas Edison, George Westinghouse ve Nikola Tesla’nın hikayesi… Edison ampülün patentini almış, Tesla’nın bulduğu alternatif akım, Westinghouse tarafından kullanılabilir hale getirilmiş ve ‘akım savaşları’ diye adlandırılan hukuki, ekonomik, medyatik ve bilimsel süreç başlamış. Ülkede elektrik standartı düz akım mı, alternatif akım mı olacak? Ampül sadece Edison’un tekelinde mi olacak? Tesla, icatlarından nasıl para kazanacak? Daha bir çok soru orta yerde duruyor. Ama yazar hikayeyi, Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun olmuş, zeki, çalışkan ve hırslı avukat Paul Cravath üzerine kuruyor. Bence çok da iyi yapıyor.

Akım savaşlarının merkezinde, fakülteden 18 ay önce mezun olmuş, 26 yaşında bir avukat olan Paul Cravath var. Cravath, ABD’nin en önemli hukuk bürolarından birinin de kurucusu. 200 yıllık bir hukuk bürosundan bahsediyoruz. Bunun da ötesinde Cravath, ‘modern hukuk bürosunu icat eden adam.’ Literatürde “Cravath Sistemi” olarak bilinen sistem, hukuk bürolarının nasıl kurgulanacağına ve kurumlaşacağına dair bir model ortaya koyuyor. Paul Cravath’ın avukatlığa başladığı zamanlarda, Amerikan hukuk bürolarının yapısı, bugün Türkiye’de yaygın olan model gibiydi. Bu modeli genellikle ‘usta-çırak ilişkisi’ olarak adlandırıyoruz. Edison’un açtığı binlerce patent davasında* George Westinghouse’u Cravath temsil ediyordu. Edison icat yapmak için, Westinghouse ise üretim yapmak için mükemmel sistemler kurmuştu. Cravath da bu dahilerden etkilendi ve benzer bir sistemi hukuk alanında kurdu.

Şimdilerde neredeyse bir standart haline gelen sistemi şöyleydi: her dava ortak avukatlardan biri tarafından yönetilir. Onun gözetiminde çalışan bir avukat ekibi de tüm hukuki süreci yürütür. Yükselmek için bir piramit sistemi vardır ve temel kriter kıdemdir. Bir noktada çalışan avukat büroya ortak olabilir. Büroda çalışmaya başlayan bir avukat, rotasyon sistemiyle tüm departmanlarda belirli süre çalışır ve tüm disiplinlerde yetkin hale gelmesi için imkan tanınır. Görüldüğü üzere sistem şimdi herkesçe bilinen bir model. Paul Cravath, 1800’lerin sonunda bir zanaat olan hukuk alanını endüstriye dönüştürdü. ABD’de tüm avukatlar bu sistemi kısa zamanda duydu ve uygulamaya başladı. Cravath Sistemi’nin başarısını herkes kabul etti ve sistemin versiyonlarını kendileri için uyarlayarak, Cravath ilkelerini yansıtan bir maaş ve terfi yapısı kullanmaya başladı.

Ve tüm bunlar, on dokuzuncu yüzyılın sonu, yirminci yüzyılın başında oldu. Mevcudu 150 bini bulan, her yıl 10-15 bin yeni avukatın sisteme dahil olduğu, yeni avukatların staj yapacak hukuk bürosu dahi bulamadığı Türkiye’deki avukatlık dünyasında bu seviyeye ulaşmak için acaba daha kaç yüz yıl geçecek?

* Edison’un açtığı binlerce dava, ‘tıkaç dava’ olarak nitelenebilir. Tıkaç dava ile ilgili Üstad Dergi’nin son sayısında iyi bir yazı var. Bununla ilgili ayrı bir yazı yazmayı düşünüyorum.

, , , , , , , , ,
Önceki yazı
Hangi İlçe Hangi Adliyeye Bağlı?
Sonraki yazı
Yargıda Kalite Aramak

Related Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi girin.

Menü